İktidar bloku, dün (12 Nisan 2012 günü), 28 Şubat 1997 hareketini soruşturma adı altında yeni bir toplu gözaltı furyası başlattı. 28 Şubat hareketi sırasında Genelkurmay İkinci Başkanı olan emekli Orgeneral Çevik Bir ile o dönemde onunla birlikte çalışan 30 subay ve astsubay için arama ve gözaltı kararı çıkarıldı ve toplam 28 kişi gözaltına alındı.
AKP-Gülen hareketi koalisyonunun Özel Yetkili Mahkemeler eliyle gerçekleştirdiği bu toplu gözaltı harekâtı, emperyalizm ile yerli işbirlikçilerinden oluşan dolar milyarderleri şebekesinin yeryüzünü 1917 Ekim Sosyalist Devrimi'nin öncesine döndürmeyi, insanlığın 20. yüzyılda elde ettiği bütün kazanımları ortadan kaldırmayı amaçlayan saldırısının bir parçasıdır.
Dolar milyarderleri şebekesi, bu genel saldırının gereği olarak, dinci-gerici-faşist çevrelerle yaptığı işbirliğini, Amerikancılığı-NATO'culuğu tescilli general ve politikacıları bile satacak ölçülere vardırdı. Çevik Bir ile o dönemdeki kadrosunun gözaltına alınması, laikliğe artık içi boşaltılmış kabuk olarak bile tahammül edemeyen bir döneme girdiğimizi gösteriyor.
28 Şubat, iktidardan indirdiği Refah Partisi’nin emperyalizme belli ölçüde mesafeli olan kesimini tasfiye ederken, emperyalizme biat eden sözüm ona “yenilikçi” kesiminin yolunu açmış; bu kesimin 2002′de emperyalizme mutlak itaati içselleştirmiş bir kadro olarak iktidara gelmesine vesile olmuştu. 28 Şubat vesilesiyle iktidar olanlar, artık ihtiyaç duymadıkları eski dostlarını da cezalandırıyorlar.
28 Şubat döneminde solun bir kısmı, güya “emperyalizme, şeriatçılığa ve bölücülüğe karşı mücadele” adına ulusalcılığı benimseyerek neo-Kemalist bir şovenizme teslim olmuş; kimi açıkça, kimi daha örtülü biçimde devlet bürokrasisiyle bütünleşmişti. Solun bir başka kısmı ise, özellikle “yenilikçi” dinci çevreleri “demokratik” bir güç sayarak sonunda AKP’nin ve Gülen hareketinin organik aydınları olacak ölçüde yozlaşmıştı.
Biz komünistler, 28 Şubat’ın peşine takılmayı ve ulusalcılığı reddettiğimiz gibi, gerici-dinci çevreleri “demokratik” güç sayan “sivil toplumculuğu” da reddeden tutarlı devrimciler olarak, AKP-Gülen hareketi blokunun toplu gözaltı kampanyalarını protesto ediyoruz.
Unutulmasın ki, laikliğe saldıranlar, içte ve dışta savaş politikası güdüyorlar; işçi haklarına, köylünün geçimine, kadın haklarına, emeklilerin refahına, çocukların ve gençlerin geleceğine, özgür düşünceye, halkların eşitliği ve özgürlüğüne de saldırıyorlar.
Toplu gözaltılar, toplu tutuklamalar, toplu siyasi davalar derhal son bulmalıdır. İktidar bütün muhaliflerini suçlu ilan etmekten derhal vazgeçmelidir.