Mersinli komünistler devrim şehitlerini andı

25 Kasım 2014
Mersinli komünistler devrim şehitlerini andı

Mersin İl Örgütü, Ali Kaplan ve Muhsin Gökhan Kaplan'ın mezarı başında kasım ayında yitirdiğimiz yoldaşlarını andı. Dün, Partili yoldaşları ve dostları, Ali Kaplan'ın Tarsus ilçesindeki, Musalla Mezarlığı'nda bulunan mezarı başında bir araya geldiler.

İlk olarak, İsmail Bilen, Mustafa Hayrullahoğlu (Deniz), Talip Öztürk, Ali İhsan Özgür, Ali Kaplan, Muhsin Gökhan Kaplan ve tüm devrim şehitleri için saygı duruşu yapıldı. Ardından, Mersin İl başkanı Hasan İleri, yitirdiğimiz yoldaşları tek tek anarak, onların bayrağını yeni nesillerin taşıdığını, kavgalarının ve mücadelelerinin yarım kalmayacağını, toplumun yeni mayıs-haziran halk ayaklanmalarına gebe olduğunu, gericilik, vurgunculuk ve savaş düzeni olan iktidarın mutlaka def edileceğini anlattı. Sizlere sözümüzdür, bu kavga devrime kadar sürecek diyerek konuşmasını bitirdi.

Necati Sevinç yoldaş, Kasım ayında yitirdiğimiz yoldaşlarımızın yaşamlarını  tek tek ele alarak, Bilen yoldaşın 73 atılımıyla partiyi ülkenin en etkin partisi yapma konusundaki katkılarını, Deniz yoldaşın ser verip sır vermeyen yiğitliğini, parti örgütünü canı pahasına korumasını, Talip Öztürk'ün TÖB-DER'de ve Birlik-Dayanışma hareketinin büyümesindeki katkılarını, faşistler tarafından alçakça katledilmesini, Ali İhsan Özgür'ün daha yirmi dört yaşında çok büyük bir fedakarlıkla, Savaş Yolu dergisinin sorumluluğunu üstlendiğini, onun da faşistler tarafından katledildiğini anlattı.

Ali Kaplan için denildi ki,
"Türkiye halkının yiğit evladı, Ali Kaplan'ı mezarı başında anıyoruz. O, kasım ayında yitirdiğimiz İsmail Bilen, Mustafa Hayrullahoğlu (Deniz), Talip Öztürk, Ali İhsan Özgür ile aynı dönemde Türkiye devrimci mücadelesine omuz vermiş, bizlere de esin kaynağı olmuştur."

"O, ilk gençliğinden itibaren devrimi aramaya, Türkiye halkının kurtuluşu için kendini feda ederek devrimci mücadeleye katılmaya karar vermişti. 68 döneminin büyük çalkantıları içinde, öğrenci eylemlerinde, işçi grevlerinde, köylü mitinglerinde, 15-16 Haziran'da onu görürüz.

"12 Mart Muhtırası, askeri yönetim onu çeşitli defalar zindana atmış, onurunu dik tutarak çıktığı zindandan, Filistin davasına katılarak, siyonist düşmanla bilfiil savaşarak gerçek bir enternasyonalist olduğunu, devrimcinin komşu halkların acısına ve kavgasına duyarlı olduğunu göstermiştir. Filistin'de geçirdiği günler, onda çok derin izler bırakmış, Sovyetler Birliği'nin, dünya devrimine, dünya halklarına yaptığı katkıların en yakın gözlemcisi olmuş, enternasyonal dayanışmanın değerini içinden yaşamıştır. Bu etkiyledir ki, TKP'nin Bilen Yoldaş öncülüğündeki 73 atılımının ilk kadrolarından olmuş, bölgemizde de TKP etkisinin büyümesine büyük katkıları olmuştur.

"Partisi tarafından kapsamlı bir parti eğitiminden geçirilen Ali Kaplan, ülkeye döndükten sonra Türkiye işçi sınıfının göz bebeği, Kemal Türkler'in başkanlığını yaptığı, DGM'yi ezen, MESS ile dişe diş mücadele eden, Maden-iş Sendikası'nda görev almıştır. Maden-iş'in 18. bölge temsilcisi olarak İskenderun Demir-Çelik Fabrikası'nın örgütlenmesine büyük emek harcamıştır.

"Burjuvazi, ülke çapındaki mücadelenin önünü kesebilmek için 12 Eylül faşist darbesini tezgahlamış, uygulamaya koymuştur. 12 Eylül, Ali Kaplan'ı 12,5 yıl hapse çarptırıp gene zindana atılmıştır. Zindanda yatarken de, çıktıktıktan sonra da TKP'yi likide etmek, yok etmek isteyen sahte partililere karşı çıkmış, partiyi korumuştur.

"Bitirirken, Yeni Dünya Gazetesi'nden bir alıntıyla diyorum ki:
Sonun başlangıcındayız. Bu kritik dönemeçte ya AKP topyekûn karşıdevrimi tamamlayacak; ya önceki kuşakların zorlu mücadelelerle elde ettiği Türkiye devriminin kazanımlarını koruyacak olan siyasal toplumsal özneler harekete geçerek AKP’yi durduracak. Ya işbirlikçi kapitalist bir din diktatörlüğü dayatması ülkeyi ve bölgeyi uçuruma itecek; ya işçiler, şehir ve köy emekçileri, aydınlar, kadınlar, gençler, ezilen halklar, alınteriyle geçinen bütün sade insanlar kendi kaderlerini kendi ellerine alarak yeni bir dünyanın kapısını açacak. Ya emperyalizmin ve gericiliğin ayartmalarına kapılarak karşıdevrim saldırısına karşı birleşmekten kaçınacağız; ya sosyalist ve devrimci demokrat güçlerin birliği temelinde ülkenin ve bölgenin dirliğini sağlayacak bütün ulusal demokratik kesimlerin cephesini kuracağız. Ya emperyalizmin hizmetkârı gericiliğe baş eğeceğiz; ya birleşik bir halk hareketine dayanan birleşik bir halk hükümetini yaratacağız."

Anısı önünde eğiliyoruz.

Yaşasın TKP!
Yaşasın TKP 1920!
Yaşasın devrimci dayanışma!"

Aynı mezarlıkta bulunan, Muhsin Gökhan Kaplan'ın mezarı başına gidilerek 20 yılı bulmayan, mücadeleyle dolu, kısa yaşamı anlatıldı. Tüm-İGD'li gençler, Muhsin Gökhan'a "Yolumuz işçi sınıfının yoludur!" diyerek seslendiler. Anma, TKP Marşı'nın hep birlikte söylenmesiyle son buldu.

Fotoğrafları için tıklayınız.